DEVAM: 25- MÜNAFIĞIN
HASLETLERİNİ BEYAN BABI
107 - (59) حدثنا
يحيى بن أيوب
وقتيبة بن
سعيد، واللفظ
ليحيى. قالا:
حدثنا
إسماعيل بن
جعفر. قال:
أخبرني أبو
سهيل نافع بن
مالك بن أبي
عامر، عن
أبيه، عن أبي
هريرة؛ أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم قال: "آية
المنافق ثلاث:
إذا حدث كذب.
وإذا وعد
أخلف. وإذا
ائتمن خان".
[:-208-:] Bize Yahya b. Eyyub ile Kuteybü'bnü Saîd rivayet ettiler;
lafız Yahya'nındır. Dediler ki: Bize İsmail b. Ca'fer rivayet etti. Dedi ki:
Bana Ebu Süheyl, Nafi b. Malik b. Ebî Amir'den o da babasından, o da
Ebu Hüreyre'den naklen
haber verdi ki, Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu:
"Münafığın
alametleri üçtür: Konuşursa yalan söyler, söz verirse sözünde durmaz, ona
emanet verilirse (emanete) hainlik eder. "
Diğer tahric: Buhari,
33, 2536, 2598, 5744; Tirmizi, 2631; Nesai, 5036; Tuhfetu'l-Eşraf, 14341
A.DAVUDOĞLU İZAHI İÇİN buraya tıklayın
108 - (59) حدثنا
أبو بكر بن
إسحاق. أخبرنا
ابن أبي مريم. أخبرنا
محمد بن جعفر.
قال: أخبرني
العلاء بن عبدالرحمن
بن يعقوب،
مولى الحرقة،
عن أبيه، عن
أبي هريرة؛
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم: "من
علامات
المنافق
ثلاثة: إذا
حدث كذب. وإذا
وعد أخلف.
وإذا ائتمن
خان".
[:-209-:] Bize Ebu Bekir b. İshak rivayet etti. (Dedi ki): Bize İbni
Ebî Meryem [Said b. el-Hakem b. Muhammed.] haber verdi. (Dedi ki): Bize
Muhammed b. Ca'fer haber verdi. Dedi ki: Bana el-Huraka'nın azatlısı el-Ala b.
Abdurrahman b. Yakub babasından haber verdi. O Ebu
Hureyre' den şöyle dediğini nakletti: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurdu:
"Şu üç husus
münafığın alametlerindendir: Konuşursa yalan söyler, söz verirse sözünde
durmaz, ona emanet bırakılırsa (ona) hainlik eder. "
Yalnız Müslim rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 14091
A.DAVUDOĞLU
AÇIKLAMA: Mevla: hem köleye hem onu azad eden sahibine itlak edilen
bir sözdür. Burada ondan murad: azad edilmiş köledir. Münafık alametlerinden
bazıları şunlardır ma'nasına: «Üç şey münafık alametlerindendir.»
buyurulmuştur. Filhakika münafıkların burada zikredilenlerden başka alametleri
de vardır. Nitekim bu cümleden olmak üzere Allahu Tea1a: «Namaza kalktıkları
vakit tenbel tenbel kalkarlar... [Nisa 142] » buyurmuştur.
109 - (59) حدثنا
عقبة بن مكرم
العمى. حدثنا
يحيى بن محمد
بن قيس أبو
زكير. قال:
سمعت العلاء
بن عبدالرحمن
يحدث بهذا
الإسناد. وقال "آية
المنافق ثلاث.
وإن صام وصلى
وزعم أنه مسلم".
[:-210-:] Bize Ukbe b. Mukrem el-Ammi tahdis etti. Bize Yahya b.
Muhammed b. Kays Ebu Zukeyr tahdis edip dedi ki: Ala b. Abdurrahman'ı bu isnad
ile tahdis ederken dinledim ve o şöyle dedi: "Münafığın
alameti üçtür. İsterse oruç tutsun, namaz kılsın, Müslüman olduğunu iddia
etsin. "
Diğer tahric: Tirmizi,
2631; Tuhfetu'l-Eşraf, 14096
110 - (59) وحدثني
أبو نصر
التمار
وعبدالأعلى
بن حماد، قالا:
حدثنا حماد بن
سلمة، عن داود
بن أبي هند،
عن سعيد بن
المسيب، عن
أبي هريرة؛
قال: قال رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
بمثل حديث يحيى
بن محمد عن
العلاء. ذكر
فيه "وإن صام
وصلى وزعم أنه
مسلم".
[:-211-:] Bana Ebu Nasr et-Temmar ile Abdül'A'la b. Hammad rivayet
etti. Dediler ki: Bize Hammad b. Seleme, Davud b. Ebî Hindden, o da Said b.
el-Müseyyeb'den, o da Ebu Hureyre'den naklen
rivayet etti Ebu Hureyre: Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle
buyurdu (deyip) Yahya b. Muhammed'in Ala'dan diye naklettiği hadisin aynısını
rivayet etti ve bu hadiste "İsterse oruç tutsun, namaz kılsın ve Müslüman
olduğunu iddia etsin" ibaresini de zikretti.
Yalnız Müs\im rivayet
etmiştir; Tuhfetu'l-Eşraf, 13092
NEVEVİ ŞERHİ (207,208,209,210 ve 211 numaralı hadisler) :
"Dört
haslet vardır ki. .. Kavga ederse haktan uzaklaşır. " Bir rivayette de;
"Münafığın aıameti üçtür ... Hainlik eder. "
Bu
hadis ilim adamlarından bir topluluğun müşkil (açıklaması zor) saydığı
hadislerdendir. Çünkü sözü geçen bu hasletler tasdikinde hiçbir şüphe
bulunmayan, tasdik eden (mümin) müslümanda da bulunan hasletlerdir. İlim
adamlarının icma ettikleri üzere kalbi ve diliyle tasdik edip, bu hasletleri
işleyen bir kimse aleyhine kafir olduğu hükmü verilmez, o aynı zamanda
cehennemde ebediyen kalacak bir münafık da değildir. Çünkü Yusuf'un
(aleyhisselam) kardeşlerinde bütün bu hasletler toplanmıştı. (2/46) Aynı
şekilde bunların bir kısmı ya da tamamı seleften ve alimlerden bazı kimselerde
de bulunmuştur.
Diğer
taraftan -yüce Allah'a hamdolsun ki- bu hadisin anlaşılmayacak (müşkil) bir
tarafı da yoktur ama ilim adamları anlamı hususunda ihtilaf etmişlerdir.
Muhakkiklerin ve çoğunluğun yaptığı açıklama, aynı zamanda sahih ve tercih
edilen kanaattir, buna göre hadisin anlamı şudur: Bu hasletler münafıklığın
hasletleridir. Bunlara sahip olan bir kimse bu hasletler bakımından münafıklara
benzer, onların ahlakı ile ahlaklanmış olur çünkü münafıklık, içinde
gizlediğinin aksini açığa vurmaktır. Bu anlam ise bu hasletlere sahip olan
kişide bulunur. Buna göre onun münafıklığı kendisi ile konuşan, kendisine söz
verdiği, kendisine emanet bırakan, kendisi ile tartışan ve ahitleşen insanlar
hakkında sözkonusu olur yoksa o İslam' da Müslüman olduğunu açığa vururken
içinde küfrü gizleyen bir münafık değildir. Nebi (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)'de bununla böyle bir kimsenin cehennemin en alt basamağında ebedi
kalacak kafirlerin münafıklığı türünden bir münafık olduğunu da kastetmiş
değildir.
Resulullah
(saIIallahu aleyhi ve seIIem)'in: "Katıksız bir münafık o/ur" buyruğu
da bu hasletler sebebiyle münafıklara ileri derecede benzer demektir. Kimi ilim
adamı şöyle demektedir: Bu hüküm bu hasletlerin kendisinde yoğun ve baskın bir
şekilde bulunduğu kişi hakkındadır. Bu hasletler kendisinde nadiren görülen
kimse ise bunun kapsamına girmez. İşte hadisin anlamı ile ilgili olarak tercih
edilen kanaat budur.
İmam
Ebu İsa et-Tirmizi (radıyaIIahu anh) bu anlamdaki açıklamaları mutlak olarak
ilim adr.mlarından nakletmiş ve şunları söylemiştir: Bunun ilim ehline göre
anlamı amel münafıklığıdır. İlim adamlarından bir topluluk da bundan maksat
Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in zamanındaki münafıklardır. Onlar iman
etmiş olduklarını söylediler ama bunu yalan söylüyorlardı. Dinleri hususunda
kendilerine güveniidi ama hainlik ettiler. Din hususunda ve ona destek vermekte
söz verdiler, sözlerinde durmadılar, tartıştılar, tartışmalarında hakkın dışına
çıktılar diye açıklamışlardır. Bu Said b. Cubeyr ve Ata b. Ebu Rebah'ın
görüşüdür. Hasan-ı Basri de önceleri farklı bir kanaatte iken bu görüşü daha
sonra benimsemiştir. Aynı zamanda bu açıklama İbn Abbas ve İbn Ömer
(r.a.uma)'dan da rivayet edilmiştir. Her ikisi de bunu aynı zamanda Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'den de rivayet etmişlerdir. Kadı lyaz
(rahimehullah) dedi ki: İmamlarımlZdan pek çoğu da buna eğilim göstermiştir.
Hattabi
(rahimehullah) başka bir görüş nakletmektedir. Buna göre hadisin anlamı müslümanın
kişiyi gerçek anlamda münafıklığa götürebileceğinden korkulan (2/47) bu
hasletleri alışkanlık haline getirmemesi için müslümana bir sakındırmadır. Yine
Hattabi (rahimehullah) kimi ilim adamından naklettiğine göre hadis münafık olan
muayyen bir adam hakkında varid olmuştur. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
ise açıkça yüzlerine filan kişi münafıktır demiyordu, sadece işarette
bulunuyordu. "Bir takım kimselere ne oluyor ki böyle yapıyorlar?"
gibi sözlerle değiniyordu. Allah en iyi bilendir.
Birinci
rivayette Rasulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in: "Dört haslet vardır
ki, bunlar kimde bulunursa o münafık olur" buyruğu ile diğer rivayette:
"Münafığın alameti üçtür" buyruğu arasında bir aykırılık yoktur.
Çünkü aynı şeyin birtakım alametleri bulunabilir ve bu alametlerin her biri ile
o şeyin niteliği de ortaya çıkabilir. Sonra o alamet tek bir şeyolabildiği
gibi, pek çok şey de olabilir. Allah en iyi bilendir.
"Ahitleşirse
(antlaşırsa) ahdinde durmazlahdini bozar" buyruğu "ona bir emanet bırakılırsa
hainlik eder" buyruğunun kapsamı içerisindedir.
"Kavga
ederse haktan uzaklaşır." Haktan sapar, batı! ve yalan söyler.
Dilciler
der ki: Hucr (haktan uzaklaşmak), asıl anlamı itibariyle maksattan uzaklaşmak
demektir.
"Münafığın
alametleri (ayeti)", alameti ve delaleti demektir.
Hadislerin
Senetlerine Dair
Bu
hadisin senetlerine gelince, raviler arasında el-Huraka'nın azatlısı Ala b.
Abdurrahman vardır. el-Huraka, Cuheyne'nin bir koludur. Ukbe b. Mukrem
el-Ammi'nin isminde "Mukrem" mim ötreli, kef sakin, re fethalıdır.
"elAmmi" nispeti ise Temimlilerden bir kololan Benu'l-amm (amca
çocukları) na nispettir.
Yine
senette Yahya b. Muhammed b. Kays Ebu Zukeyr vardır. Hafız Ebu'l-Fadl
el-Feleki: Ebu Zukeyr bir lakaptır, künyesi Ebu Muhammed'dir demiştir.
Ebu
Nasr et-Temmar'ın adıysa Abdulmelik b. Abdulaziz b. Haris olup, zahid bir zat
olan Bişr b. Haris el-Hafi'nin kardeşinin oğludur. -Allah ikisinden de razı
olsun- Muhammed b. Sa' d dedi ki: O aslında Nesa ahalisinden Horasanlı
birisidir. Bağdat'a yerleşmiş, orada temr (kuru hurma) ticareti yapmıştır. (Bu
sebeple ona hurmacı anlamında: et-Temmar denilmiştir.) Faziletli, hayırlı ve
vera sahibi birisi idi. (2/48) Doğruyu en iyi bilen Allah'tır.